Gaziantep, Anadolu, Akdeniz ve Mezopotamya'yı birbirine bağlayan , jeopolitik konumu sayesinde onlarca uygarlığa ev sahipliği yapan ve uygarlıkların kültürleri ile harmanlaşmış güçlü bir tarihi birikime sahip şehirlerden biridir. Tarihi öncesi dönemlerin başlangıcı olan Paleolitik dönemden günümüze kadar kesintisiz yerleşim gören Gaziantep, Hitit, Mitanni, Asur, Pers, Med, Selevkos, Roma, Bizans, İslami dönemler, Memlüklü, Selçuklu, Türk-İslam ve Osmanlı Devletine yurt olmuştur. Yapılan arkeolojik kazılarda Paleolitik, Neolitik, Kalkolitik, Tunç , Demir, Hellenistik, Roma, Bizans, İslami ve Osmanlı dönemlerine ait buluntuların ele geçtiği kadim şehir Gaziantep tarih boyunca farklı uygarlıkların, kültürlerin, dinlerin, ve ırkların bir araya gelerek birbirleri içinde sentezlendiği gizemli bir tarihe sahiptir. 

Bu dönemlere ait birçok kalıntı, bugün hâlâ ayaktadır ve şehrin tarihî yapısını yansıtır. İslamiyet’in yayılmasıyla birlikte bölge, Emeviler ve ardından Abbasiler döneminde önemli bir İslami merkez hâline gelmiştir. 11. yüzyılda Türklerin Anadolu’ya girişiyle birlikte Gaziantep ve çevresi Selçuklu hâkimiyetine girmiştir. Daha sonra Dulkadiroğulları Beyliği'nin yönetimi altına girmiş olan şehir, 16. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu tarafından fethedilerek imparatorluğun önemli şehirlerinden biri olmuştur. Osmanlı döneminde Antep, ekonomik ve kültürel olarak gelişmiş; camiler, hanlar, hamamlar ve çarşılarla donatılmıştır.

Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşüyle birlikte şehir, 1918 yılında İngilizler, ardından 1920 yılında Fransızlar tarafından işgal edilmiştir. Antep halkı bu işgale karşı büyük bir direniş göstermiştir. Bu direniş, Türk Kurtuluş Savaşı sürecinde büyük bir kahramanlık örneği olarak tarihe geçmiştir. Bu mücadeleden dolayı, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 1921 yılında Antep'e "Gazi" unvanı verilmiş ve şehir “Gaziantep” adını almıştır.